10 Eylül 2009 Perşembe

Sünnetten Nikaha,Bir Erkeğin Hikayesi..!

Çoğu erkeğin hayatında,ufak tefek farklılıklar dışında,rutinin dışına çıkmayan,sanki ilahi bir güç tarafından hazırlanmış bir senaryo gibi yaşanan evreler vardır.
Sünnet,okul,sınav maratonları,ardından üniversite hayatı,askerlik,iş bulma ve son olarak da evlilik olarak adlandırabileceğimiz bu evrelerden geçerken,erkek yavaş yavaş çöker,saçları dökülür,dökülmeyeninkine aklar düşer,göt,göbek büyür,kalıcı bir aparat olur.

Bu 7 safhadan 6.sına kadar çoğu şey şuursuz gelişir.Hayattan ne isteyip,ne beklediğine erken yaşta karar verebilmiş olan az sayıdaki pre-ergen eğitimini bu doğrultuda planlar.Ne bileyim,üniversite için tercih listesini kendisi yapar.Mühendis,doktor,pilot falan olmak ister.Benim de içine dahil olduğum geniş erkek kitlesi ise açıkta kalmayayım korkusuyla listenin sonlarına doğru balık bölümleri yerleştirip,hasbelkader bir yerlerden mezun olur.

Mezuniyet bazısına göre herşeyin başlangıcı,bazısına göre ise çoğu şeyin sonudur.Özgürlükler artık daha kısıtlıdır.Ailenin ve toplumun senden beklentileri vardır artık."Gece yattım,sabah kaçtım" ilişkiler eskisi kadar zevk vermemeye,babadan para almak zor gelmeye başlar.Zoraki de olsa,isteyerek de olsa ya bir işe girmek,ya askere gitmek,yada uzatmaları oynayabilmek adına yalandan açıköğretim fakültesine yazılmak gereklidir.

Benden daha cesurları,hayatın getireceklerini çok daha önceden kestirerek hemen askere gider ve döndüğünde üniversite mezunu,askerliğini yapmış pırıl pırıl bir genç olarak bir işe girer ve kendi ayakları üzerinde durmaya başlar.

Benim gibiler ise,sahte cesaretle iş hayatına atılıp,biraz tecrübe edinip,birşeylerin farkına varmış şekilde askere daha geç gitmeyi tercih eder ve daha ciddi sorunlarla yüzleşmeyi ileriki yıllara bırakır.Asker dönüşü 3 ay süreyle yatılır,eş dostla hasret giderilir,hovarda yaşam tarzı benimsenir.
Ama erkeğin üstündeki baskı her geçen gün artmakta,şimdi de ciddi bir iş bulup iyi para kazanma ve ardından kuracağı yuva için birikim yapmaya ihtiyacı vardır.
Ama neyin nereden geleceğini bilemediği için,kazandığı parayı da tutmayı beceremez,geldiği gibi harcar.Güzel ve kaliteli yaşar ama,bir anda hesapta olmayan,kendisi için bile sürpriz olarak adlandırılabilecek bir karar alması gerektiğinde apışıp kalır.Heyecanının da esiri olarak saçma sapan hareketler yapıp,hayalperest cümleler kurabilir.Bunun acısını hem kendi yaşar,hem de etrafına yaşatır.

İşte bu 7.safhadan itibaren erkeğin iş hayatı monotonlaşır,mobilitesi düşer ve kazancını tehlikeye atabilecek her türlü aksiyondan kaçınmaya başlar.Normalde doğruluğuna inandığı fikirlerini açıkça ve dürüstçe haykıran adamın yavaş yavaş kamburu çıkar.İdealler ve inançlar ikinci hatta üçüncü plana düşer ve 30'lu yaşların erkeğinde sıkça rastlanan "para yapma" ve "evini geçindirebilme arzusu" tavan yapar.
Erkeğin işsiz,yada bir başka deyişle para kazanamayanı,hiçbir kadın tarafından (doğal olarak) kabul görmez.Bu yüzden de erkek işine daha sıkı sarılır,ofiste geçirdiği zaman artar.Kadınlar tarafından,erkeklerin eve geç gelmek için bahane olarak kullandığına inanılan bu durum,aslında tam anlamıyla erkeklik gururunun ve kadınını mağdur etmeme arzusundan ibarettir.

Hayatın geri kalan kısmında erkek,eve geldiğinde bir tabak lezzet,keyifli sohbet ve kaliteli sexle ömür boyu mutlu yaşayabilir.

Hiç yorum yok: