7 Mart 2009 Cumartesi

That's Why I Love Summer..!

Yorucu bir haftanın ardından uyanılan parlak ve ışıltılı bir cumartesi sabahı.
Saat 08:30.
Henüz temmuz'un o meşhur sıcağı çökmemiş İstanbul'a.

Ilık bir duşun ardından çantamı alıp çıkarım evden.İstikamet Fenerbahçe Burnu,İstanbul
Yelken Kulübü.

Henüz benden başka kimse teşrif etmemişken,tek başıma yüzerim rahat rahat.Sanki kendi evimin havuzunda yüzer gibi.Yorulunca atarım kendimi şezlonga.Şemsiyenin altında,püfür püfür rüzgar eserken,denize karşı kahvaltımı yaparım.Gazetelerimi okumaya başlar,yavaş yavaş insanların gelmesini seyrederim.

11 gibi yavaş yavaş uykum gelmeye başlar muhtemelen.1 saat kestiririm.O uyku bana gece uykusundan daha tatlı ve dinlendirici gelir.

Uyanınca yine atarım kendim
i suya.Çıkar çıkmaz kahvemi içerim.

Öğleden sonra artık kendimi güneşe verme,ten rengimi bronzlaştırma ve bünyeyi D vitaminine doyurma vaktidir.Saat 5 ten sonra şez
longumu denize,Moda burnuna ve batmakta olan güneşe çeviririm.Sonuçta tek açıyla hepsini birden görebiliyorumdur.Akşam güneşi gerçekten çok güzel yakar.Ve o bronzlaşma kalıcı olur.Istakoz gibi kıpkırmızı yapmaz adamı.

Artık gün etkisini yitirmeye başlamış,insanlar çekilmeye başlamıştır.Duşumu alır,nemlendirici kremimi sürdükten sonra,benim için hazırlanmış olan denize sıfır masama otururum.

Rakı,kavun,beyaz peynir gelir önden.Akşam güneşinin son kızıllığı sahile vururken,rakı kadehi terler.O ilk kadeh çok şeye kadirdir.Beni kendimden geçirir.Rahatlatır,sakinleştirir.Hayata daha olumlu bakmamı sağlar.İşten,güçten,dertten,kederden sıyırır alır beni.Hele bir de sevdiğim insanlarla birlikteysem,benden mutlusu olamaz dünya üzerinde.

Hiç yorum yok: