20 Şubat 2010 Cumartesi

Ben Çorbadan Kaçtıkça,Çorba Beni Buldu..!

Çocukluğumdan beri hiç sevmem çorba içmeyi.Bana çok fuzuli bir yemek gibi gelir.Özellikle de yaz aylarında zinhar yakınından bile geçmem.Küçükken hastalanınca,annem hemen gelirdi "Sana bir çorba yapayım sıcak sıcak,hasta çocuklar çorba içer!" diye.
O zaman bile tuzsuz beyaz peynirle,kızarmış ekmek yerdim midem kötüyse.Çorbaya dokunmazdım.

İş ortaklarımızdan birinin,bizim adımıza fason olarak üreteceği hazır çorbaların tadım testlerini yapmak üzere,dün sabah Beylikdüzü'ndeki fabrikaya gidecektik üstüm Özlem ile birlikte.Ki tahmin ettiğim gibi Özlem beni son anda ekti ve ben tek başıma gitmek zorunda kaldım.

Tadına bakılması ve karar verilmesi gereken 8 çeşit çorba vardı.(Ezogelin,domates,kremalı mantar,mercimek,yayla,kremalı tavuk,şehriyeli tavuk ve işkembe)
Tadım testi doğası gereği,sadece tek ürünü tatmak yeterli olmuyor.Bu saydığım çorbaların her birinin lider markası,rakip markası ile birlikte her teste 3'er yarışmacı giriyor.

Sonuç olarak toplamda en az 24 kaşık çorba içmek zorunda kaldım.İçenler bilirler,herhalde 3 dolu tabağa falan tekabül eder bu rakam.

Ofise geri dönerken,midemdeki iğrenç hissin bir an önce geçmesini dilerken,çorbadan ne kadar nefret ettiğimi defalarca içimden kendime söylemeye devam ettim.

Hiç yorum yok: