20 Kasım 2013 Çarşamba

Türk Siyaset Tarihi'nin Önlenemez Değişim Hızına Dair..!

Küçükken ve henüz siyaset,politika gibi konularla hiç alakam yokken,babamın her akşam televizyona çıkan,kısa boylu,tonton,bıyıklı ve gözlüklü adama neden kızdığını bir türlü anlayamazdım."Herhalde bir kötülük yaptı babama,o da bu sebeple her akşam bu adama kızıyor" diye düşünürdüm.Halbuki,elindeki kalemi bir öne,bir arkaya doğru sallayarak,tatlı tatlı konuşan bir adamdı ve benim gözümde,öğlen saati TRT'nin soluk ekranında,çocuklara masal anlatan Adile Teyze'nin erkek versiyonuydu.Tek farkı,bu adamın söylediklerinin,benim kafamda hiçbir karşılığı olmamasıydı.

5 yaşındayken,o dönemin başbakan ve bakanlarını,buna ek olarak tüm kuvvet komutanlarını,nasıl becerdiysem ezberlemişim.Annemin,büyüdüğüm zaman hatıra olsun diye beni konuşturup kaydettiği kasetlerde,şakır şakır sayıyorum hepsini.Belki de hayatım boyunca,isim isim bildiğim tek hükümet de oydu.Şansıma o da,35 yıllık hayatımda denk geldiğim tek sivil olmayan hükümetti.

Ben yavaş yavaş büyürken,babamın kızdığı adamların tipleri de yavaş yavaş değişmeye başlamıştı.Önce o tonton,bıyıklı adamın yerine,kel kafalı,gerdanı bol bir adam geldi.Üstüne,uzun boylu,sıska,E.T.'ye benzettiğim,ince sesli bir adam.
İşte benim de artık kafamın bu işlere yavaş yavaş basması,siyaset ve politikayla ufak ufak da olsa ilgilenmeye ve takip etmeye başlamam bu zamanlara denk gelir.Zira hemen ardından,meydanlarda ve dolayısıyla ekranlarda boy göstermeye başlayan karakter,bir kadındı.Türkiye Cumhuriyeti'nin,ilk kadın başbakanına da denk gelmiştim.Değişmeyen şey ise,babamın hala ayırt etmeden hepsine kızmasıydı.

O dönemlere ilişkin hatırladığım en temel şey,her türlü görüşü az da olsa temsil edebilecek kadar fazla siyasi parti ve siyasi lider mevcuttu.Sağ görüşü de,sol görüşü de,ortayolcuyu da,bir uçtan,diğer uca kadar temsil edebilen,birden çok parti vardı.Sadece,şu sıralar kendini "muhafazakar demokrat" olarak tanımlayan partinin temsil ettiği tandans,alanında hatırı sayılır tek partiydi.

Ne olduysa,o günden sonra oldu.Siyasi üslup değişmeye başladı.Sükunetin yerini tartışma ve kavga ortamı aldı.Yeni tarz,kendini anlatmaktan,işini yapmaktan çok,diğerini kötülemek üzerine kurulmaya başlamıştı.Ekranda konuşanlar da çirkinleşmeye başlamıştı.80 sonrası,kısmen de olsa sağlanmış olan toplumsal barış ve sükunet ortamı,yerini kutuplaşmaya,birbirinin varlığına bile katlanamayan lider ve seçmenlere bırakmaya başladı.

90'larin sonlarında,siyasi çeşitlilik yerini kompaktlaşmaya bırakmış,aynı tarafta faaliyet gösteren partiler birleşmeye,başarısız ve kötü yönetilen bazı partiler de,siyaset sahnesinden silinmeye başlamıştı.Durum böyle olunca,doğal olarak bir siyasi boşluk ve geniş bir hareket alanı oluştu.Bu durumu lehine kullanmayı başaran ve uzun vadeli planlar yapan partiler,günümüze kadar varlığını sürdürecekti.
Şahsen benim,vefat edenler haricinde,Türk siyaset tarihinin son 20 yılını şekillendiren kişilerin birçoğunun şu anda nerede olduğu yada ne yaptığı hakkında en ufak bir fikrim bile yok.

Bugün gelinen nokta itibariyle,toplam seçmenlerin yaklaşık 60% 'ının,sadece oy atmak için sandık başına gittiği,kendi görüşleri ve siyasi tercihleri doğrultusunda bir parti mevcut olmadığı için,ona en yakın olanı desteklediği görüşündeyim.Ama şu da bir gerçek ki,aşağıdaki tablonun,herşeyin sadece sandıktan çıkan reel oy sayılarıyla,seçmenlerin ortak akıl yaklaşımıyla yada eldeki sihirli bir değneğin dokunuşuyla açıklanması imkansız gibi gözüküyor.


1995-2011 Oy Dağılımları

17 Kasım 2013 Pazar

13 Kasım 2013 Çarşamba

Ana Başlıklar Halinde Güncel Durum..!

Ülker Grubu'nun yatırım şirketi,Yıldız Holding'in,Şok'un ardından,DiaSa'yı da satın alması sonucu işten ayrıldım.Yaklaşık 2,5 aydır işsizim.Dışarıda bambaşka bir hayat varmış onu gördüm.Şu an için,hala işsiz olmaktan memnunum,fakat ufak ufak daralmalar,sıkıntılar gelmeye başladı.Artık çalışmaya başlamak istiyorum gibi hissediyorum.İşsiz olmama rağmen hala sabah 07:00-08:00 bandında uyanıyor olmak da ayrıca güzel.

Alkol ve sigara tüketimim oldukça arttı.İnsanın bu kadar çok boş vakti olunca,ayık kafayla günü tamamlayamayacağını farkediyor.Dolayısıyla,sabah biraları,öğlen rakıları,akşam sofraları da tavan yaptı.

Eylül başında Bodrum'a gittim tatil için.Ortakent Yahşi'de hep gittiğim sakin,sessiz,muhteşem denizi ve manzarası olan Marin Motel'de ikamet ettim 1 haftalığına.Uçak korkusu,gidiş geliş toplam 20 saatimi şehirlerarası yollarda geçirmeme sebep oldu.Artık ya korkumu yenmem,yada uçmayı öğrenmem lazım.

Bodrum Rehberi:
Marina Yacht Club *****
Köşem Restaurant (Ortakent) *****
Marin Motel (Yahşi) ****
Sünger Pizza ***
Berk Balık ***
Kule Rock City **
Bodrum Minibüsleri *

Eski eşimin üzerine olan SuperOnline internet aboneliğini,yaklaşık 3,5 sene sonra nihayet üzerime aldım.Tembelliğin bu kadarı.Nüfus cüzdanımda hala "Evli" yazıyor olmasından bahsetmiyorum bile.Yeni aboneysen,aynı gün gelip,tüm donanımı kurup giden SuperOnline,abonelik iptali için binbir dereden su getirdi.Üstelik eskisini iptal edip,yeni bir abonelik yaptırıyor olmama rağmen.
Buradan SuperOnline yöneticilerine,şuursuz,bilgisiz,yetersiz ve gerizekalı call center çalışanlarına lanet,bayi olarak faaliyet gösteren 3Play çalışanlarına,ilgi,alaka ve benimle birlik olup call center'daki mallara karşı tavır koymalarına da teşekkür ediyorum.

2 Kasım 2013 Cumartesi

Yaz Ya Kulum..!

Oldukça uzun zamandır yüzüne bile bakmadığım blogum,geride kalan 4 aylık süre içerisinde yine de azımsanamayacak kadar fazla hit ve ziyaret almış.Eski postlarımdan bir tanesi toplamda 4bin küsür hit almış gibi gözüküyor "istatistik" sayfasında.

Acaba blogspot ateşi canlı tutmak için bizi mi sikiyor,yoksa yazmadan da okunan bir blog sahibi miyim diye ikilemde kalmış durumdayım.
Fikri yada bilgisi olan varsa,başım üstüne.

Ha yok diyorsan ki,siktir et böyle şeyleri,gönder gelsin,o da başım üstüne.
Hala aktif takipçim olarak gözüken o 38 kişi de bir ses versin de,ben de bir fikir sahibi olayım güncel durum hakkında.

Allah "Yaz ya kulum" dedi.