23 Ocak 2011 Pazar

Evolution..! (episode 1)

İlkokul çağındaki bir erkek çocuk,genelde kızlardan nefret eder,kah hırpalama,kah hakaret etme,kah eteğini açarak herkesin içinde küçük düşürme yöntemleriyle de bu nefretini açığa çıkartır.O yaşlarda eteğin altında saklı olan şeylerle zerre kadar ilgilenilmediği ve hatta orada ne olduğu bile bilinmediği için,amacın sadece küçük düşürme olduğu aşikardır.
İşte o dönemlerde,belki de sınıfın en tıfıl çocuğu olan ben,yaşıtlarım yukarıda saydığım aktivitelerle uğraşırken,kızların çantalarını taşımalarına yardım eder,onlara mektuplar falan yazar,sıralarına bırakırdım.Ama tüm bunları yaparken,opportunist yaklaşımdan uzak,o eteğin altında ne olduğundan ben de bihaberdim.Hemcinslerim beni dışlamasın diye de,onların yanındayken ben de aynı şeyleri yapmaya,en azından bu yapılandan keyif alıyormuş gibi davranmaya özen gösterirdim.

Gördüğüm şeylerden etkilenmeye başladığım dönem,tam da ortaokula başladığım yıla tekabül eder.Cinsel açıdan bana ilk ve en çekici gelen şey,tarih öğretmenimiz Melda Hanım'dı.30'larının başında,orta boylu ve inanılmaz diri bir vucüda sahip bu kadın,bir o kadar da cüretkardı.Derin göğüs dekolteleri ve yırtmaçlarıyla okulda bir efsaneydi.Birgün tebeşiri elinden düşürmüş ve almak için tam da önümde yere eğilmişti.Daracık eteği,yırtmacın olduğu yerden boylu boyunca yırtılmış,ben de kadının yusyuvarlak kalçalarıyla gözgöze gelmiştim."Gerçek" anlamda ilk ereksiyonumu o gün yaşadığımı hatırlıyorum.

Ardından lise yılları,ilk cinsel deneyim,saçma sapan ilişkiler,gündüz gezmeleri,mirc'de geyikler,ilk msn sürümüyle yazışmalar vs. vs. gibi pek de dişe dokunur olaylara sahne olmayan,zaten son senesi itibariyle okul ve ailenin,senin geleceğin üzerine endişelerinden oluşan dayatmaları ve zorlamalarıyla girilen depresif sınav stresi.

Üniversite yılları ise gerçekten ilginçti.Yaşadığım şehri terkedip,daha önce hiç gitmediğim bir şehire gitme durumu,bir yandan heyecan,bir yandan da sosyal bir korkuyu birlikte barındırıyordu.Okumanın kolay ama onun dışında kalan herşeyin zor olacağını tahmin ederken,tam da tersi bir durum meydana geldi.Sosyal yaşantımla ilgili hiçbir sorun yaşamayınca,bu sefer derslere ayıracak zaman ve konsantrasyon bulamaz oldum.Etrafımdaki çoğu insan daha okulun ilk haftasından,birilerinin elinden tutmuş,sevgili olmuş,gözgöze gezip,dizdize oturmaya başlamıştı.Bu durum bana aşırı riyakar gelmişti.Sanki hayatlarında ilk defa karşı cinsle bu kadar yakın olma şansını yakalamış gibi,herkes tuttuğu dala sıkı sıkıya tutunma çabası içerisindeydi.Benim acelem yoktu.Birilerinin elini tutmaya ihtiyacım da yoktu.Yalandan aşk sözcükleri fısıldamaya,birilerini onu sevdiğime inandırmaya ise hiç niyetim yoktu.Bilinçli olarak takınmadığım bu tutum,benim gibi düşünen yada asıldıkça kasınlan kadınları çok daha kolay elde etmemi sağladı.Kısacası neredeyse birlikte olmak isteyeceğim kadınların tamamıyla birlikte oldum.Bunun içine 15 günlük ilişkileri de,one-night stand'leri de ve hatta öğlen arası sevişmelerini de katabiliriz.

Buraya kadar herşey iyi hoştu.Ama eksik birşey vardı.O da duyguydu.Hissetmeden geçen yıllar duygusal körelmeye,yaşananların yüzeyselliğiyle,bağlılık,sadakat,sevgi,aşk gibi değerlerin gelişmemesine sebebiyet vermekteydi.Ki ben bunu yıllar sonra farkedecek ve eksikliğini hissedecektim.

To Be Continued...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

devam etsin bence artık