31 Ekim 2010 Pazar

Kefenin Cebi Yok (Mu)..?

Dedem mezarla kafayı bozmuş durumda.Yok burası böyle olsun,yok şurası şöyle olsun.Şimdi de tutturmuş,"Antakyalı ..... Ailesi" yazılsın diye mezar taşına.İyi ona da peki.
Bu işlerle uğraşan adama diyor ki, 
"Bizim aklımıza gelmeyen ne varsa sen yap biz sana helalinden parasını fazla fazla vereceğiz".
Adam dikecek şimdi oraya bir mozole,diyecek "Sizin aklınıza gelmemişti ben yaptım".
"Dede" dedim."İstersen bir lahit yaptıralım,etrafını labirentle kaplayalım,üstüne de piramit diktirelim,evden bakınca bile gözüksün".Artık dalga geçtiğimi anladı da mı,yoksa aklına yattığından mı bilmem,sustu düşünceli düşünceli.
Mezarda gözle görülmeyen bir çizgi yukarıdaki mezarları birbirinden ayırıyor.Sol tarafta muhtemelen cepli kefenle gömülenler,diğer tarafta ise ihrama sarılı olanlar.
 
Mermer ve yazı işlerini yapan adamın dükkanında inanılmaz bir showroom var.Hamster mezarını andıran bu iğrenç demoları,camın dışına dizmiş öyle manav tezgahı gibi.Bu işin de kuralı bu demek ki ama,ben böyle pis ticari zihniyet görmedim.Bazı şeyler,ticaretinin yapılması için gereğinden fazla antipatik olabiliyor.

17 Ekim 2010 Pazar

Yalandan Pazar Postu..!

Bunların hepsi bütçe işi tabi ama,ben fransız dostlarımızın yerinde olsam,aynı Alfa Romeo'nun Uma'yla yaptığı gibi,yeni Megane'nın reklamında ne yapar ne eder Megan'ı oynatırdım.Üstelik gerçek Megan-O-Mani bu hatunla geçirelecek bir geceye tekabül eder.


Feridun Düzağaç'ın "Depresyondayım" diye bir şarkısı vardı kaç zaman önce.Çok severdim.Unutmuşuz tabi kaç sene oldu.Cuma sabahı işe giderken radyoda çalmaya başladı.Tekrar aşık oldum şarkıya.

"Dipteyim,sondayım,depresyondayım,yalvarırım gel de kurtar
Beni tanımla,cümleler içinde kullan,yepyeni anlamlara sal".Güzel şarkıymış,fena takıldım yine.

10 Ekim 2010 Pazar

Sevdiğim Şeyler Vol.1..! (Welcoming The Winter)

Previously posted on 08.11.2008

*Soğuk kış günlerinde İstiklal'de mağaza vitrinlerini seyrederken nefesimin,sigara dumanıyla karışıp yoğun gözükmesini.
*Dışarda çok üşüyüp de kendimi ocakbaşına attığımda,ateşte ellerimi ısıtırken oluşan karıncalanma ve kaşınma hissini.
*Bilgisayar başında çalışırken içtiğim kahvenin dumanının gözlüklerimin camında yaptığı buğuyu ve birkaç saniyeliğine de olsa çevreme o buğulu gözlerle bakmayı.
*Rakı masasında yanıma yaklaşan piyangocudan,masadaki insan sayısı kadar bilet almayı ve her birinin benim için birer bilet seçmesini.
*Sabah uyandığımda camı sonuna kadar açıp,soğuk ve temiz havayı içime çekmeyi.
*Sevdiğim markaların kışlık koleksiyonlarında yünden çok merserize ye yer vermelerini.Ve aynı zamanda alışverişi yaparken kredi kartı hesabımın tam da birgün önce kesilmiş olduğunu farketmeyi.
*Taksicinin,gündüz açtırma talebimi hiç yadırgamadan ve zorlamadan kabul etmesini.
*Eve döndüğümde emektar bakkalımın hala açık olmasını ve sigara alabilmeyi.
*Verdiğim pizza siparişinin belirtilen süreden (max.30 dk)önce gelmesini.
*Yukarıda saydıklarımın hepsinin birden aynı günde olmasını.

5 Ekim 2010 Salı

Yumurtaya Can Veren Allah,Nasıl Da Adaletli Dağıtıyor Nimetini..!

Kısa bir süre önce Türkiye'nin ev sahipliğini yaptığı ve milli takımımızın dünya 2.liği ile sonuçlanan dünya basketbol şampiyonasındaki maçlarda,mola ve devre aralarında sahaya çıkarak,çeşitli danslar ve şovlarla tribünleri ayaklandırdılar.

Ben ve benim gibi birçok basketbolsever de,mola ve devre aralarının tamamının reklamlarla işgal edilmesinden ve kızların şovunu izleyememekten şikayetçiydi.Nitekim ponpon kız dediğimiz olgu,her ne kadar Amerika'dan doğsa da,Avrupa'da futbolun seyirci sayısındaki ezici üstünlüğü kırabilmek adına yapılmış bir deniz aşırı transfer değil miydi?

Geçen cumartesi Ntvspor'da canlı yayında seyrettim Efes Pilsen kızlarını.Tam tekmil hepsi oradaydı.Tabi yakın çekim.Bir de üstüne üstlük konuşuyorlar da.Yani görsel şölen,işitsel yönden de destekleniyor.Ama anlaşılan bu kızlar minimum 15 metreden,sadece fiziksel olarak değerlendirilmeli.Bayrampaşa,Güngören,Sultanbeyli,Zeytinburnu toplama bir kadro.Tamam fizik süper ama alayına kese kağıdı.

3 Ekim 2010 Pazar

Şom Ağıza Gel..!

Bu akşamüstü,kendi kendime konuşuyordum.
"8.kattayım.Acaba deprem olsa yüksekte olmam beni ne kadar etkiler,normalden ne kadar fazla sallanırım,ne zamandır deprem de olmuyor,herhalde sıyırdık o beklenen büyük depremden" diye.
Ne oldu peki?
20:49'da 4.4 sallandı Marmara Denizi.
Ben de kesin bir uğursuzluk var.
Şimdi de daha büyüğü olsa,8 kat aşağı asansörsüz nasıl ineceğim diye düşünmeye başladım.Keza ben inene kadar,yıkılacağı varsa yıkılır.
Bu gece düzgün birşeyler giyip yatacağım.Gece fırlamak gerekirse,yada enkaz altında kalırsam pijamayla yakalanmamak lazım kimseye.