25 Temmuz 2010 Pazar

Aynı Kadeh,Aynı Mey..!

Dün gece,kolay kolay benden beklenmeyecek bir hareket yaparak,22:30'da gelen telefon üzerine Asmalı'ya attım kendimi.İstanbul hakikaten boşalmış,herkes tatilde.Polisler bile tatile gitmiş olsa gerek ki,hiçbir yerde çevirme falan da yok.İki büyük rakı iç,bagaja bir adam tık,torpido gözüne de silme kokain doldur,Pendik'ten Avcılar'a gidersin rahat rahat.

Her barmenin sevgilisi olabilir de,bu sevgilinin cumartesi akşamı adamın çalıştığı mekanın barında tek başına oturup bütün gece cep telefonu kurcalamaktan başka işi olmaz mı?
Zor zanaat barmen karısı olmak.

Otto'nun sokağı yine her zamanki gibi.Adım atılmıyor.Güç bela attım kendimi sokağın sonundaki Groove'un önüne.Bir albino ve Adıyaman'lı yanaştı yanıma."Beybiluun ne tarafta birader?" dedi."Ooooo sen çok yanlış gelmişsin brother"dedim ve yokuş aşağı tam terse saldım arkadaşları.Sonra da girdim içeri ki,dönüp gelirlerse eğer,bir albinoyla kavga etmenin ne kadar garip kaçacağını düşünerek kalabalığın içinde.

Bir Efes Dark,bir Olmeca diye gide gide,uzun yıllar önce kaybettiğim adamı buldum içimde.Eğlenmesini bilen,yüksek sesle müzik dinlemesini seven,neşeli,enerjik.Kendi kendime de söylenip duruyorum hala,"Yok be ooolum,rakı muhabbeti gibisi yok"diye.Kendini yalandan yere inkar etmeye çalışır misali.

Sözün özü;
İstanbul has still got the most beautiful women on earth,but i can not say the same for the boys..!

Hiç yorum yok: