9 Aralık 2015 Çarşamba

Hepimiz Kardeşiz..!

Ortaokulda çok sevdiğim bir öğretmenim vardı.Adını hatırlayamıyorum.Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeniydi.Belki de dünyanın en tatlı dilli,en iyi huylu,hoşgörülü ve mülayim insanıydı.
Evli olduğunu bile bilmezken,bir öğlen,"Biliyor musun Puffy,hafta sonu allahın izniyle baba olacağım" demişti bana.Belli ki hayatının en önemli,en mutlu anı olacaktı o doğum.Muhtemelen paylaşmak istemişti de söylemişti bana.O yaşta çok da birşey ifade etmiyordu tabi bana bu heyecan.
Oğlu doğduktan 3 gün sonra vefat etti ve ben o adamın gözlerimin önünde,bitişine,çöküşüne,hayattan kopuşuna tanık oldum olayın ardından geçen kısa süre içerisinde.Bu olay belki de benim kendimden başkası için gerçekten ama gerçekten çok üzüldüğüm ilk olaydı.

Esas konuysa şu;
Bir de Sabri hoca vardı,o da din öğretmeniydi.Hançereden okuduğu ve ezberletmeye çalıştığı surelerle hayatımızdaydı.Sanırım 12 yaşındaydım ben de.Birgün derste,uzun zamandır kafamı kurcalayan soruyu sordum kendisine.

"Kuran'a göre Adem ve Havva'dan türedik,makul bir rakam peşinde değilim ama varsayalım ki Adem'le Havva'nın 1000 çoçuğu oldu.Sonrasında insanoğlunun üremek için seçebileceği tek yol,çocukların birbirleriyle çiftleşerek üremeye devam etmesi,yani akraba evliliği.
Aslında insan çok daha üstün bir yaratık olabilecekken,akraba çiftleşmelerinden türediğimiz için,sonunda şu an olduğumuz forma mı girdik?
İnsan aslında,zihin okuyabilen,düşünceleriyle cisimleri hareket ettirebilen,uçabilen,hatta zamanda yolculuk yapabilecek kapasiteye sahipken,aynı genlerden türeyen nesiller boyu deforme olarak ekstra güçlerini kayıp mı etti?"

Sabri hoca şalter indirdi bu sorunun üstüne ve "Bu konuyla ilgili bir fikrin varsa,ki olduğunu görüyorum,bence bu şekilde inanmaya devam et,çünkü dünya üzerinde bunun aksini ispatlayabilecek herhangi biri yada bir açıklama yok".
Ben bu sorunsalı hala düşünürüm ara sıra.

Fikri olan varsa paylaşsın isterim hatta..!

25 Kasım 2015 Çarşamba

Sevdiğim şeyler Vol.4..!

  • Dolabımda her daim,evde giymelik,kıçı başı kaymış,V yaka,hatta eskimekten orası burası delinmiş Zara ve Bershka t-shirtler.
  • Sabah 07:40'da evden çıkarken karşılaştığım apartman görevlisinin "Hürmetler abi,günaydın" demesi.
  • Sipariş vermek için aradığım bakkalın beni sesimden tanıması.
  • Sakatlıktan dönen ve eski günlerinden hiçbir şey kaybetmeyen Gökhan Gönül.
  • Her "Hiçbir şey" yazacağımda,ayrı mı yoksa,birleşik mi yazılıyordu diye Google'da aramak.
  • Blogger profil resmim.
  • Vitor Pereira'nın rahat tavırları.
  • Tuvalette Ahmet Hakan okumak.
  • Dove Original deodorant.
  • Kravatsız takım elbise.
  • Sahan'ın lahmacunu,Özgür Şef'in kuru eti.
  • Hafta içi 19:00'da sarhoş olmak.Erkenden uyumak,04:30'da uyanıp kahve eşliğinde kitap okumak.
  • Her "Hafta içi" yazacağımda,ayrı mı yoksa,birleşik mi yazılıyordu diye Google'da aramak.
  • Migros'ta,beni aldığım şeylerdeki indirim konusunda uyarıp,money card'ımı kullanmamı hatırlatan yeni yetme kasiyer kız.
  • Ebebek mağazalarında hüküm süren,yoğun bebe pudrası kokusu.
  • ZHU - Faded

23 Kasım 2015 Pazartesi

Ben bu postu sen okuma diye yazdım..!

Büyük ihtimalle bu postu okumayacaksın,hatta mümkünse okuma da zaten.Çünkü ben bunları kendim için yazıyorum.Vicdanımı rahatlatmak için değil,içimi dökmek,sonrasında dönüp dönüp okumak için yazıyorum.

"İnsan aşkın değerini kaybedince anlar" derler.Ben sadece aşkı kaybetmedim,Kendime olan güvenimi,hayata olan inancımı,uykulara dalma,gün doğumuyla uyanma isteğimi de kaybettim.Huzuru,mutluluğu,bağlılığı ve yastıktaki saçlarını da kaybettim.

Algılarım mı fazla açık,yoksa tesadüf müdür bilinmez,nereye baksam,nereye gitsem,ne okusam hepsinde bana seni hatırlatan şeyler var.

Bu sabah işe doğru yürürken çocuklarını servise bindirmek için bekleyen kadın sana benziyordu.Balıkesir'de yok o oldu,yok bu oldu diye yazıyor Cnn ve Habertürk'ün applicationlarında.Pazar sabahları magazin programları denk geliyor tv'yi açtığımda.Danone Hayat'ın pembe kapaklı suyunda stock-out a düşüyoruz şirkette,o sırada Adidas ayakkabısıyla biri geçiyor önümden.Bakkaldaki alkol dolabının içinde duruyor artık Kinder süt dilimleri.

Çok acayip zamanlardan geçiyorum orası kesin.

Hani böyle bir an gelir,birşey yaparsın,birşey başarırsın,birşey hoşuna gider de keyiflenirsin,ardından,anında gelir vurur tekrar üzüntüler,sevinmeyi haketmediğini anlarsın.Modun hiç yükselmeden düşer tekrar.Öyleyim işte.

Ben seni sevdiğim zaman bu şehirde,yağmurlar yağardı.Şimdi sadece rüzgar esiyor.Hiçbir giydiğim yakışmıyor,hiçbir yediğim doyurmuyor,yiyemiyorum da zaten.Hiçbir içtiğim sarhoş da etmiyor.Ne yüzüm gülüyor,ne de ruhum bedenime sığıyor.En kötüsünün üstesinden gelmeye çalışıyorum ama pek de başarılı olduğum söylenemez.

Olmadı be gülüm,inan olmadı böyle..!

22 Kasım 2015 Pazar

Başlıksız

iPhone'a,ipad'e,ipod'a,kısacası Apple'a,
Selfie çubuğuna,bluetooth kulaklığa,harici harddisk'e,mobile charger'lara,
Lacoste'a,Cacharel'e,Massimo Dutti'ye,
Papermoon'a,Vogue'a,Cahide'ye hiç merakım olmadı.
Geleneksel kafadan hiç kurtulamadım bugüne kadar.

Aklımın erdiği ve geceden geceye şarj ettiğim telefon,başkasının çektiği resim,içinde kendimi rahat hissettiğim marka ve kıyafet,sık gidip tanındığım,hürmet gördüğüm salaş mekanın müdavimi oldum hep.
Agorafobi geliştirdim kendime göre zaman zaman,sokağa çıkmaya korkup herşeyi erteledim,Evleneksen Gel izleyip,halime şükrettim.
Alkolü eksik etmedim ama hiç,ayık olmaktan imtina ettim,bana bugüne kadar hiçbir şey katmadı mantıklı olanı yapmak.Baya bir zaman da,mantıklı olanı yapmak için engeller vardı önümde.Ben de içimden geldiği gibi davrandım.
En boktanı,doğrunun ne olduğunu bile tam kestiremezken,onu uygulamaya çalışmak,herkesi aynı anda tatmin etmeye çalışmak ve tüm bunların sonunda kendini nasıl hissedeceğini bile kestirememek.

Uzun süre ara verince yazmaya,başı sonu birbinden alakasız,ilk satırıyla son satırı arasında bariz promil farkı bulunan şeyler çıkıyor ortaya.
Ama çok sağlam şeyler var biriktirdiğim.Yakında tekrar okumaktan zevk alacaksın dear follower..!

17 Kasım 2015 Salı

A dream within a dream - I'm impressed..!

Belki aylar,belki de yıllar evveldi.Hiç tanımadığım,hiç gitmediğim bir yerdi.Gün henüz ağarırken,kahvaltı yapmak için oturacaktık mekana.Muhtemelen hayal gücümün zayıflığından,oldukça sıradan bir mekan,mavi ahşap masa ve sandalyeler,pötikare masa örtüleri ve zeytinyağı kokusu.Kuzey Ege'de bir yerlerdeydik herhalde.Ve ben yine bencildim her zamanki gibi.Hayal meyal hatırlıyorum,"Bu mudur yani öve öve bitiremediğin mekan,burda mı kahvaltı yapıcaz?" dediğimi.

Dün gece olduğuna emin olduğum bir saat.Yine rüyadayım.Mekan aynı,gün yeni ağarıyor.Yanımda tanımadığım ama nedense samimi olduğum insanlar.Kahvaltı yapmak için ordayız.

Rüyada kendimi seninle gördüğüm yerlere,sensiz gider oldum.Bir de üstüne,rüyadan kalma hatıralarla,kendimi kötü hisseder oldum.Ben buraya yine rüyamda seninle gelmiştim,şimdi sensiz gelip canım sıkılıyordu.Rüyanın rüyası da oluyormuş,onu da yeni öğrendim 36 yaşımda.

12 Kasım 2015 Perşembe

Puffy Reborn?

Hala takip eden var mı bu sefil blogu bilmiyorum ama,yeni bir blog açmakla,burdan devam etmek konusunda çok kararsızım.Farklı bir görünüm,aynı kafa,devam etmek niyetindeydim ama,görünüm konusunda becereksiz davrandım,kafa konusunda ise all i wanna do is get high by the beach noktasındayım.Hala burda olan varsa ses versin,tasarım konusunda bana yardım etsin,ben de dökeyim kendimi kelimelere..!

4 Mart 2014 Salı