26 Şubat 2011 Cumartesi

Sender Unknown..!

Başka hiç kimse tarafından dokunulmamak,konuşulmamak,bakılmamak hatta!
Biraz korunmak,biraz şımarmak...
Birkaç çeşit yemek yapmak,İstiklal Caddesi'nde sıkı sıkı elini tutmak,belki film izlemek ama mutlaka çekirdek çitlemek,bir yerlerde çay içmek,pazar sabahı kahvaltı etmek uzun uzun,sahilde yürüyüş yapmak gibi küçük ama zor heveslerim var!
Neden mi?
Herkesin eli tutulmaz,herkesle film seyredilmez,herkesle çekirdek çitlenmez,herkesin kadını olunmaz da o yüzden!
İçinden gelmeli...
Hücrelerine kadar hissetmeli,dna'larına kadar bilmeli insan!
Düşünerek emin olunmaz,bir anda ya olunur ya olunmaz.

Bir de şu yakın geçmiş duvarları olmasa,kafa da hiç karışmaz ya,olsun!
Oysa bazen tek bir söze yada bir bakışa yıkılır bütün duvarlar...
Kek yapmayı da öğrenmek lazım aslında bir ara.
Sabahları uyandığımda "Günaydın sevgilim" mesajları görmek istiyorum.Gün içinde özlediğim birisi olsun istiyorum.Özlemek istiyorum birini.Çok özlersem dayanamayıp gidip sarılmak istiyorum.Dayanamamak istiyorum.
Çalışırken,düşünmek istiyorum sonra onu.Aklımda olduğu için gülümsemek istiyorum ara ara.Gülümsediğim için daha çok çalışmak.
Birini sevmek istiyorum,hiç kimseyi sevmediğim gibi,biri sevsin istiyorum beni,hiç sevilmediğim gibi.
Biri o kadar çok sevsin ki beni,hatalarımı da sevsin istiyorum!
O kadar çok sevsin ki,hata yapmaktan ödüm kopsun.
Kıskansın istiyorum biri beni.Sorsun istiyorum "Neredesin?" diye."Hımm kim aradı bakayım" diye.Ben sormam ama,korkmasın.O sorsun!
"Biliyor musun ne oldu?" ile başlayan heyecanlı cümlelerimin sonuna kadar tahammül etsin istiyorum biri bana.Mutlaka ipe sapa gelmez birşey olmuştur ama dinlesin sonuna kadar.Ya bir yavru kedi macerası yada işte ona benzer birşeyler olmuştur.Ben de her seferinde sanki bahçeyi kazmışım da hazine bulmuşum gibi heyecanla ve öneminin üzerine basa basa anlatırım ya,dinlesin işte."Ya evet,çok mühim şeyler olmuş" falan desin bir de sonunda.
Şimde ben istesem İstiklal Caddesi'nde birinin elini tutup gezemem mi?İstesem benimle birlikte çekirdek çitleyip,aynı zamanda film seyretmeyi de başarabilecek birini bulamam mı arasam?
Şimdi ben yalnız olmak istemesem,yalnız olur ve bunları da yazıyor olur muydum?
Hiç sanmam!
Birinin elini tutmakla,birinin elini sıkı sıkı tutmak arasında çok fark var.Ya tutarsın yada tutmazsın.Yada tutmuş gibi yaparsın.
Ben yapmam!
Bunu zaten bilirsin.
Kimin elini tutacağını yani.
Deneyerek bulamazsın.
Sadece bilirsin.
Bilmek!
Açıklaması yok.
Ve ben elini sıkı tutmayacağımı bildiğim hiç kimseyle İstiklal Caddesi'ne gitmeyeceğim.Heyecanla ve özene bezene olmadıktan sonra kimseye yemek yapmayacağım.
Repliklerin bir anlamı yoksa,kimseyle film seyretmeyeceğim.
Zaten çekirdeği unutsun bile,asla olmaz!
Birinin kadını olmak istiyor canım,biraz korunmak,biraz şımarmak...


Şirketin posta odasında,onlarca fatura,fuar davetiyesi,firma tanıtım broşürleri,ürün numuneleri vs. vs. lerin arasında kaybolmuşken gördüm adımı zarfın üzerinde.Gönderen ile ilgili hiçbi bilgi yoktu.İçinden çıkan İstinye Park antetli kartpostalın arka yüzüne zımbalanmış olan printer çıktısında,noktasına,virgülüne kadar aynen bunlar yazıyordu.
Yalan konuşamam,hoşuma gitti birisine böyle birşey yaptırmış olmak.Kimden geldiğine dair biraz kafa yordum ama bulmak imkansız.Zaten bana karşı böyle şeyler hisseden bir kadın varsa,mümkünse bulmayayım onu.Onu da üzer,onun da hayallerini yıkarım muhtemelen daha önceleri istemeden de olsa çok fazla yaptığım gibi.

13 Şubat 2011 Pazar