29 Ocak 2011 Cumartesi

23 Ocak 2011 Pazar

Evolution..! (episode 1)

İlkokul çağındaki bir erkek çocuk,genelde kızlardan nefret eder,kah hırpalama,kah hakaret etme,kah eteğini açarak herkesin içinde küçük düşürme yöntemleriyle de bu nefretini açığa çıkartır.O yaşlarda eteğin altında saklı olan şeylerle zerre kadar ilgilenilmediği ve hatta orada ne olduğu bile bilinmediği için,amacın sadece küçük düşürme olduğu aşikardır.
İşte o dönemlerde,belki de sınıfın en tıfıl çocuğu olan ben,yaşıtlarım yukarıda saydığım aktivitelerle uğraşırken,kızların çantalarını taşımalarına yardım eder,onlara mektuplar falan yazar,sıralarına bırakırdım.Ama tüm bunları yaparken,opportunist yaklaşımdan uzak,o eteğin altında ne olduğundan ben de bihaberdim.Hemcinslerim beni dışlamasın diye de,onların yanındayken ben de aynı şeyleri yapmaya,en azından bu yapılandan keyif alıyormuş gibi davranmaya özen gösterirdim.

Gördüğüm şeylerden etkilenmeye başladığım dönem,tam da ortaokula başladığım yıla tekabül eder.Cinsel açıdan bana ilk ve en çekici gelen şey,tarih öğretmenimiz Melda Hanım'dı.30'larının başında,orta boylu ve inanılmaz diri bir vucüda sahip bu kadın,bir o kadar da cüretkardı.Derin göğüs dekolteleri ve yırtmaçlarıyla okulda bir efsaneydi.Birgün tebeşiri elinden düşürmüş ve almak için tam da önümde yere eğilmişti.Daracık eteği,yırtmacın olduğu yerden boylu boyunca yırtılmış,ben de kadının yusyuvarlak kalçalarıyla gözgöze gelmiştim."Gerçek" anlamda ilk ereksiyonumu o gün yaşadığımı hatırlıyorum.

Ardından lise yılları,ilk cinsel deneyim,saçma sapan ilişkiler,gündüz gezmeleri,mirc'de geyikler,ilk msn sürümüyle yazışmalar vs. vs. gibi pek de dişe dokunur olaylara sahne olmayan,zaten son senesi itibariyle okul ve ailenin,senin geleceğin üzerine endişelerinden oluşan dayatmaları ve zorlamalarıyla girilen depresif sınav stresi.

Üniversite yılları ise gerçekten ilginçti.Yaşadığım şehri terkedip,daha önce hiç gitmediğim bir şehire gitme durumu,bir yandan heyecan,bir yandan da sosyal bir korkuyu birlikte barındırıyordu.Okumanın kolay ama onun dışında kalan herşeyin zor olacağını tahmin ederken,tam da tersi bir durum meydana geldi.Sosyal yaşantımla ilgili hiçbir sorun yaşamayınca,bu sefer derslere ayıracak zaman ve konsantrasyon bulamaz oldum.Etrafımdaki çoğu insan daha okulun ilk haftasından,birilerinin elinden tutmuş,sevgili olmuş,gözgöze gezip,dizdize oturmaya başlamıştı.Bu durum bana aşırı riyakar gelmişti.Sanki hayatlarında ilk defa karşı cinsle bu kadar yakın olma şansını yakalamış gibi,herkes tuttuğu dala sıkı sıkıya tutunma çabası içerisindeydi.Benim acelem yoktu.Birilerinin elini tutmaya ihtiyacım da yoktu.Yalandan aşk sözcükleri fısıldamaya,birilerini onu sevdiğime inandırmaya ise hiç niyetim yoktu.Bilinçli olarak takınmadığım bu tutum,benim gibi düşünen yada asıldıkça kasınlan kadınları çok daha kolay elde etmemi sağladı.Kısacası neredeyse birlikte olmak isteyeceğim kadınların tamamıyla birlikte oldum.Bunun içine 15 günlük ilişkileri de,one-night stand'leri de ve hatta öğlen arası sevişmelerini de katabiliriz.

Buraya kadar herşey iyi hoştu.Ama eksik birşey vardı.O da duyguydu.Hissetmeden geçen yıllar duygusal körelmeye,yaşananların yüzeyselliğiyle,bağlılık,sadakat,sevgi,aşk gibi değerlerin gelişmemesine sebebiyet vermekteydi.Ki ben bunu yıllar sonra farkedecek ve eksikliğini hissedecektim.

To Be Continued...

15 Ocak 2011 Cumartesi

4

Markafoni 
Bundan kaç yıl önceydi hatırlamıyorum ama,Markafoni ilk kurulduğunda,şimdi hatırlamadığım birinden davet gelmişti ve ben de siteye üye olmuştum.O dönem hotmail account umda bulunan herkese de davet yollamıştım.Meğerse baya bir kişi o davetin üzerine üye olmuş,hatta alışveriş de yapmış.Şimdi benim hesabımda onların alışverişlerinden kazandığım 60 TL'lik alışveriş çeki varmış. 

Sunumda Rezillik 
Expat yoğun bir şirkette çalıştığım için,internal toplantılar ve sunumlarda İngilizce kullanmak durumundayız.Geçenlerde yine bir sunumda,bizim ekibin en iyi İngilizce konuşan üyesi olarak sunumu yapmak bana düştü.Sunumun büyük kısmını da ben hazırlamıştım ama,çorbada herkesin tuzu olsun diye,diğerleri de birkaç slaytı hazırladılar sağolsunlar.Fiziksel büyümeden bahsedeceğimiz slaytın başlığında "Fisical Growth" ibaresini görünce kanım dondu.Allahım kimlerle çalışıyoruz. 

Levent'te Otostopçular
Bilenler için,Maslak'tan Beşiktaş'a giderken,Tekfen Tower'ın orada FSM köprüsüne bağlantı vardır soldan.İşte o sapakta her akşam,normal şartlarda taksinin bile belirli bir saatten sonra durup almayacağı katil,kapkaççı,ayyaş tipli otostopçular bir ümit geçen arabalara otostop çekiyorlar.Şaşkınım.

Protesto
Yeni moda bir protesto çıkmış.Bu sefer ki benzin zamları ve dünyanın en pahalı benzinini kullandığımız için.Bir radyocu başlatmış bu furyayı.Her sabah saat 07:00'de ve her akşam saat 19:00 da kontak kapatıp durmakmış ilk etapta belirlenen yöntem.Normalde zaten o saatlerde İstanbul trafiği ilerlemediği için 4'lüleri yakmaya dönmüş.Her sabah ve akşam o saatlerde trafikte 4'lü sarı lambaları yanan yüzlerce araç var.Bu millet protesto ile sadece kulüp başkanlarının değişebileceğini öğrenmeli artık.Zamanında da ışıkları yakıp,söndürüyorlardı.

8 Ocak 2011 Cumartesi

Yeteneksiz Misin Türkiye..?

Sesi olmadığı halde kendini star sanan,futbol topunu farklı uzuvlarıyla sektirebilen,götü başı sallayıp kendini dansçı zanneden ve kafasının üstünde dönebilen ne kadar çok adam varmış ülkemde.
Son dönem kapitalist düzen tüccarlarının lideri Acun Ilıcalı,dur durak vermeden yeni uyuşturucular enjekte ediyor ülkenin damarlarına.
Ortadirek,kendinden birilerinin ekranda maymun olmasını izleyerek kendini daha iyi hissediyor,sanki karşı komşunun oğlunu da her an o sahnede görme ihtimali çok düşükmüş gibi.

Release Me Cipralex..!

Cipralex'le geçen 3.yılımı doldurdum şu sıralar.İlk 6 ay etkisini çok bariz şekilde hissettiriyordu ama zaman geçtikçe vücut alıştı ve hiçbir şey hissettirmeden devam etti her na yapıyorsa.
O zamandan bu zamana belli zamanlarda bırakmayı denedim,artık ihiyacım kalmadığını,iyileştiğimi düşündüğüm dönemlerde.Böyle bir dibe vuruş,böyle bir hayal kırıklığı yaşadığımı hatırlamıyorum hiçbir zaman.
2 gün evvel,blister bitince,yine bırakmaya karar verdim.Hayatım boyunca ilaca bağımlı şekilde yaşamak istemediğimi biliyorum sonuçta.Ne kadar kötü olabilir ki di mi yani?
Olmadı yine.Kabuslardan kabus beğenir oldum 48 saatte.Neler görmedim ki,yazsam,seri halinde kült korku filmi olur.

Merhaba Ben Puffy.
32 yaşındayım.
İstanbul'da yaşıyorum.
Satın almacıyım.
Cipralex bağımlısıyım.

Merhabaaaaa Puffyyyyyyy..!

Plan B - The Recluse

2 Ocak 2011 Pazar