27 Temmuz 2010 Salı

Anything Goes..!

İnsan sabah gözünü açar açmaz,kendini birşeyler yapmak zorunda hisseder mi?Saat kaç olursa olsun farketmiyor.Zaten aylardır kabuslarla bezenmiş,bölük pörçük uykularla Faithless şarkısının bedene bürünmüş haliyim,extra manyaklıklar için toleransım var.

Cuma 04:50.Internetten film indiriyorum.
C.tesi 05:20.Salonda bulduğum devasa ölü kelebeğe,pamuklu çubukla kalp masajı yapıyorum.
Pazar 04:25.Yatak odasının camından uyuyan şehri kıskanarak yatak takımlarını değiştiriyorum.Ardından renkli,beyaz ayırıp çamaşır yıkıyorum.
P.tesi 06:00.The Oz seyrediyorum.

Aslında biliyorum bunların hiçbirini isteyerek yapmadığımı.Sadece birşeyler yapmış olmak için yapıyorum.Alışmak için.Geçiş döneminde kafamı bir an bile boş tutmamak ve mümkün mertebe az düşünmek için.
İlginçtir,o kadar az uyumama rağmen,kendimi fiziksel olarak daha güçlü ve dayanıklı hissediyorum.Alkol yoğun bir beslenme döngüm oluştu.Temel gıda maddelerim,Marlboro,Efes ve patlamış mısırdan ibaret.
İyi mi?
Umurumda mı?
"Gerekeni Yapmak" tan çok uzak bir yerdeyim.Er geç dönücem oralardan ama yavaş yavaş,sindirerek.

25 Temmuz 2010 Pazar

Aynı Kadeh,Aynı Mey..!

Dün gece,kolay kolay benden beklenmeyecek bir hareket yaparak,22:30'da gelen telefon üzerine Asmalı'ya attım kendimi.İstanbul hakikaten boşalmış,herkes tatilde.Polisler bile tatile gitmiş olsa gerek ki,hiçbir yerde çevirme falan da yok.İki büyük rakı iç,bagaja bir adam tık,torpido gözüne de silme kokain doldur,Pendik'ten Avcılar'a gidersin rahat rahat.

Her barmenin sevgilisi olabilir de,bu sevgilinin cumartesi akşamı adamın çalıştığı mekanın barında tek başına oturup bütün gece cep telefonu kurcalamaktan başka işi olmaz mı?
Zor zanaat barmen karısı olmak.

Otto'nun sokağı yine her zamanki gibi.Adım atılmıyor.Güç bela attım kendimi sokağın sonundaki Groove'un önüne.Bir albino ve Adıyaman'lı yanaştı yanıma."Beybiluun ne tarafta birader?" dedi."Ooooo sen çok yanlış gelmişsin brother"dedim ve yokuş aşağı tam terse saldım arkadaşları.Sonra da girdim içeri ki,dönüp gelirlerse eğer,bir albinoyla kavga etmenin ne kadar garip kaçacağını düşünerek kalabalığın içinde.

Bir Efes Dark,bir Olmeca diye gide gide,uzun yıllar önce kaybettiğim adamı buldum içimde.Eğlenmesini bilen,yüksek sesle müzik dinlemesini seven,neşeli,enerjik.Kendi kendime de söylenip duruyorum hala,"Yok be ooolum,rakı muhabbeti gibisi yok"diye.Kendini yalandan yere inkar etmeye çalışır misali.

Sözün özü;
İstanbul has still got the most beautiful women on earth,but i can not say the same for the boys..!

23 Temmuz 2010 Cuma

I Just Wanna Feel..!

Come on hold my hand,
I wanna contact the living.
Not sure I understand,
This role I’ve been given.

I sit and talk to god

And he just laughs at my plans,
My head speaks a language, I don’t understand.


08-Robbie Williams - Feel
Yükleyen emiliebubu. - Yüksek çözünürlüklü video keyfini yaÅ�ayın!

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Çok Banalsin Carrie..!

Ola ki o ardı ardına sıralanan sezonların birinde Carrie'nin beklediği düğün gerçekleşseydi,gecenin çifti salona, "Ladies and gentlemen,Mr. and Mrs.Big..!" diye çağırılmayacaklar mıydı?
Ve bu ayrıntı yadırganmaktan ziyade farkedilmeyecekti bile.
Modernlik bambaşka birşey olsa gerek,hiçbir tanıma uymayan,hiçbir kalıba sığmayan.Zira bizim kadınımız evlenirken kocasının soyadını almaya karşı çoğu zaman.
Çağırsana hatun kişiyi düğünde kocasının soyadıyla "Bay ve Bayan bilmem kim..!" diye burada,bakiim taş taş üstünde kalıyor mu?

4 Temmuz 2010 Pazar

Puffy'nin Seyir Defteri : Yıldız Tarihi Üçyüss,Beşyüss..!

Yangın
Geçen çarşamba plazada yangın çıktı.-6.katta eskiden poligon olarak kullanılan yerde kaynak yapılırken sıçrayan kıvılcımlar,tavan ve duvarlardaki ses yalıtımı için döşenmiş malzemeyi tutuşturunca,ortalık savaş alanına döndü.Koyu kahverengi dumanlar heryeri kapladı.Cayır cayır alarmlar çalmaya başladı ve bina ışık hızıyla boşaltıldı.Tabi sonrasında da şenlik başladı.Ne çok insan çalışıyormuş plazada o gün anladım.Bir de ne günyüzü görmemiş cevherler varmış meğer de insan içine çıkartmıyorlarmış.

Kelebek Etkisi 
Bu aralar hiçbir mevsim ve hiçbir yerde görmediğim kadar çok kelebek var İstanbul'da.Birileri bu durumun deprem habercisi olduğunu söylese de,bence alakası yok.Acaba sadece benim bulunduğum yerler mi böyle?
Yada yakınlarda bir yerde bir tahıl silosu mu böceklendi?
Yoksa son zamanlardaki deli yağışlar tırtılların biyolojik saatini mi bozdu?

Bu nasıl koku?
Fsm köprüsünden Asya'dan Avrupa'ya geçtikten sonra,Sarıyer sapağından girer girmez bir koku başlıyor ve Levent bağlantısına kadar devam ediyor.Nereden geliyor belli değil ama o kadar kötü ve ağır bir koku ki bu,birçok farklı iğrenç şeyin bileşimi olan ultimate birşey.Çok kötü.

Amerika'nın Kadın Öğretmenleri
Bir türlü anlayamadığım birşey varsa,o da Amerikalı kadın öğretmenlerin 12-13 yaşındaki sübyan erkek öğrencilerle sevişme tutkusu.Son zamanlarda daha nadiren rastlansa da halen devam ediyormuş bu gibi olaylar.Çoğu da eli yüzü düzgün,alımlı ve hoş kadınlar.Ne anlarlar bu çocuklarla sevişmekten,nasıl bir keyif alırlar?
Çocuklar olayın doğası gereği mağdur sayılıyor tabi.Belki de bizim ülkemizin eğitim sistemindeki eksiklik bu iştahlı kadın öğretmenlerdir.Bizim çocukların cinsel dürtülerini erken yaşta harekete geçirerek belki daha kolay motive ederler öğrenmeye.

Zeytinli
Cuma akşamı,sevgili Nur'un işten ayrılması sebebiyle Asmalımescit'teki Zeytinli'ye gittik.12'şer kişilik 2 masa rezervasyonumuz vardı.İki masada oldukça uzun olduğu için mekanın girişinden yola kadar uzanıyordu.Tüm haftasını ofis içerisinde geçiren bir insan olarak cuma akşamımı ferah feza rakı içerek geçirebilmek için de masanın yol tarafına kuruldum.Saatler ilerledikçe rezervasyonsuz gelen 2'li,3'lü gruplar için teker teker masalar atılmaya başladı yola doğru.Doğal olarak da benim görüş açım,ferah feza hava saham bu masalar ve bu masaları işgal etmeye niyetlenen denyolar tarafından kapanmaya başladı.Garsona da 3 kere söyledim "Benim masamın dibine masa atma,benim huzurumu kaçırma" diye.Dinlemedi.Saat 22:00 sularında kulak misafiri olduğumuz sohbetlerinden anlaşıldığı üzere internetten tanışmış olan bir çiftin ilk akşam yemeklerine tanıklık etmeye başladık.
Artık hesabı isteyip de her zaman olduğu gibi paraları toparlamak bana kaldığında garsonu da yanıma çağırıp benimle beraber saymasını istedim.

"Hesap tamam efendim.25 lira da bahşiş bırakmışsınız." dedi 24 kişilik masadan çıkan oldukça küçük bu rakama sitem eder bir ses tonuyla.
"Valla kusura bakma." dedim."Sen 100 liralık hesap almayı,100 liralık bahşişe tercih ettin.Yan masadan alacağın bahşişle idare edeceksin bu akşam."

Huzursuz Bacak Sendromu
Semptomları internetten araştırınca böyle bir teşhis çıktı.Günlerdir bacaklarım inanılmaz ağrıyor.Herkesin dinlenmek ve uyumak için girdiği yatakta benim bacaklarımın ağrısı tavan yapıyor.Bir türlü rahat bir pozisyona giremiyorum.Koyacak yer bulamıyorum bacaklarımı.Hatta bazı geceler dizime bir satır vurup kesip atmak istiyorum aşağı kısmı."Huzursuz bacak sendromu".Beni de bula bula bu buldu anlaşılan.Adam gibi bir hastalığım bile yok. 

Davalı Puffyyyyy..!
Hayatımda ilk defa hakkımda bir dava açıldı.Beraat talep ediyorum hakim bey.